21 Nisan 2008 Pazartesi

Lailahe İllallah Sözünün Gereği

Peygamber SAS Efendimiz, Enes RA'ın rivâyet ettiğine göre şöyle buyurmuşlar; mübarek sözlerini de okuyalım, hadis-i şeriflerin sözlerini, âyetlerin sözlerini okuyup, ondan sonra anlatmak daha uygun. Çünkü dinleyenler daha iyi anlarlar:

RE. 462/2 (Lâ ilâhe illallah temneul-ibâde min sahatillàh, mâ lem yü'sirû safkate dünyâhüm alâ dînihim, feizâ âserû safkate dünyâhüm alâ dînihim sümme kàlû lâ ilâhe illallah, rüddet aleyhim ve kàlellàhu kezebtüm)

Bu mühim bir husus, biz müslümanları da ilgilindiriyor. Gayrimüslimleri de ilgilendirir ama, "Lâ ilâhe illallah" diyen biz müslümanlarız. "Allah'dan başka tanrı yok, yeri göğü yaratan, âlemlerin hàlıkı, insanları yaratan, yaşatan, rezzak, kàdir-i mutlak yaradanımız bir, ondan başka ilah yok!" diyoruz. Lâ ilâhe illallah sözüyle bunu ifade ediyoruz, kelime-i tevhid diyoruz ve bu çok önemli bir söz. Peygamber Efendimiz buyuruyor:

"Bu 'Lâ ilahe illallah' sözü, 'Allah başka tapılacak mâbud yoktur, ancak ve sadece Allah vardır.' sözü, (temneul-ibâde min sahatillah) kulları Allah'ın kızgınlığına maruz kalmaktan korur."

Demek ki, Allah "Lâ ilâhe illallah" demeyenlere kızıyor. Öyle demeyenler gazabına mâruz kalıyor, gazabına muhatab oluyor, gazabı karşısında kalıyor, Allah'ın kızgınlığını celbediyor. Lâ ilâhe illallah demeyenler, putlara tapanlar, aya, güneşe tapanlar, yıldızlara tapanlar, daha başka şeylere tapanlar demek ki, kâinatı yaratan yüce Mevlâ'nın, her şeye gücü yeten, "Ol!" dediği zaman istediği şeyi olduran Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin kızdığı bir kul oluyor.

"Lâ ilâhe illallah demek, kulları Allah'ın kızgınlığından korur, kızgınlığına maruz kalmaktan korur..." Ne kadar korur?.. (Mâ lem yü'sirû safkate dünyâhüm alâ dînihim) Safka taraf, yön, cihet demek... "Dünya tarafını dinleri tarafına tercih etmediği müddetçe Lâ ilâhe illallah sözü kulları Allah'ın gazabına uğramaktan, hışmına uğramaktan, cezaya, belâya uğramaktan korur. (Feizâ âserû safkate dünyâhüm alâ dînihim) Ama böyle yapmazlar da dünyalık tarafını din tarafına tercih ederlerse, menfaati, dünyalığı, parayı, pulu, maddiyatı, inançsızlığı tercih ederlerse; (Sümme kàlu lâ ilahe illallah) yaşamları böyle olur, ticaretleri böyle olur da, laf olsun diye 'Lâ ilahe illallah' derlerse, o zaman makbul olmaz. (Rüddet aleyhim) Bu söz onlara çarpılır, gerisin geri verilir, reddedilir, kabul olunmaz."

(Ve kàlellàhu) "Allah-u Teàlâ Hazretleri buyurur ki onlara: (Kezebtüm) 'Yalan söylediniz, siz yalancısınız. Hem lâ ilâhe illallah diyorsunuz, hem de Allah'ın sözünü dinlemiyorsunuz. Hem Allah'ın varlığını birliğini biliyorsunuz, hem Allah'a güzel kulluk etmiyorsunuz. Hem mü'min olduğunuzu dilinizle ifade ediyorsunuz, hem de îmanınızın gereği olan dininiz için çalışmayı yapmıyorsunuz da, dini bir kenara atıyorsunuz, dünyaya yöneliyorsunuz. Dünyalığı dine tercih ediyorsunuz. Onun için yalancısınız' der Allah-u Teàlâ Hazretleri" diye bildiriyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Demek ki, bütün müşrikler, kâfirler dünyada, ahirette çok büyük tehlikede, Allah'ın gazabına uğruyorlar. Allah onları hem dünyada cezalara, belâlara uğratır, hem de ahirette cehennemine sokar. Ama müslümanların da, lâ ilâhe illallah diyenlerin de, lâ ilâhe illallah'ı doğru söylemeleri lâzım! Lâ ilâhe illallah dedikleri zaman, lâ ilâhe illallah sözünün gereğini yapmaları lâzım! Şu fâni dünyanın, fâni lezzetlerini, eğlencelerini, zevklerini, menfaatlerini tercih edip de, dinlerinin emirlerine aykırı işler yapmamaları lâzım!..

Bazı insanlar mâlesef, "Ben lâ ilâhe illallah diyorum, ben müslümanım!" filân diyorlar, bu sözü söylüyorlar. Hakîkaten de, ben onların samîmî olduğunu biliyorum, kabul ediyorum, yalancı olduğunu söylemiyorum. Samîmî olarak bunu söylüyorlar ama, yaşamları lâ ilâhe illallah'a uygun olmuyor. Allah'ın emirlerine, yasaklarına uymuyorlar. O zaman Allah-u Teàlâ Hazretleri, (Kezebtüm) "Siz yalancısınız, yalan söylüyorsunuz!" diyor. Lâ ilâhe illallah sözlerini onlara reddediyor, lâ ilâhe illallah sözü onlardan kabul olmuyor.

Demek ki, bir müslüman "Lâ ilâhe illallah" diyecek, îmanını kurtaracak, doğru bir dine girmiş olacak ama, dünyayı tercih etmeyecek. Dünya menfaatini, keyfini, zevkini, eğlencesini, hırsızlığını, arsızlığını, yüzsüzlüğünü tercih etmeyecek. Dinini tercih edecek; dininin emirlerini, yasaklarını, faziletlerini, dinin kendisine gösterdiği hayat tarzını tercih edecek.

Bizim dinimiz bize ne emrediyor, yâni hangi hayat tarzını emrediyor? Temiz olmayı emrediyor. Temizlik dinin yarısı; ne kadar güzel, ne kadar çağdaş, ne kadar çağlar üstü... Her yönden temiz olmak; bedenen temiz olmak, kalben temiz olmak, niyet olarak temiz olmak, elbisesi temiz olmak, ibadet yeri temiz olmak, evi temiz olmak, evinin önü temiz olmak, ticareti helâl, temiz olmak... Temizliğin maddî, mânevî, mecazî, hakîkî, anlaşılan her çeşidini tavsiye ediyor. Ne kadar güzel, temizlik dini İslâm, bu bir...

Ondan sonra İslâm samîmîyet dini... Samîmîyetsizliği reddediyor. Allah'a karşı samîmî olacak, Rasûlullah'a karşı samîmî olacak, hâlis olacak; Kur'an'a karşı samîmî olacak, müslüman kardeşlerine karşı samîmî olacak, müslümanların önderlerine karşı, âlimlerine karşı samîmî olacak, saygılı olacak, bağlı olacak.

Başka? İyiliği emrediyor, merhameti emrediyor, hiç kimseyi üzmemeyi, ezmemeyi emrediyor, kurda, kuşa; yâni insanlardan gayrı yaratıklara da iyilik yapmayı emrediyor. Ne kadar güzel!.. Merhameti emrediyor, zulmü yasaklıyor.

Sonra; kimseyi sömürmemeyi, istismar etmemeyi, kimsenin sırtından bedavadan geçinmemeyi, elin emeği ile yaşamayı, kendisi temiz kazanıp, başkalarına da iyilik yapmayı emrediyor... Din bu.

Adam bunları yapmıyor. Ne yapıyor?.. Pis. Ne yapıyor?.. Kalbi kötü. Ne yapıyor?.. İşleri kanunlara göre bile suç. Ne yapıyor?.. Başkasını sömürüyor, aldatıyor, yalan söylüyor vs... Bunları neden yapıyor?.. Dünya menfaati için. Neden yapıyor?.. Dinini bir tarafa atıp da bu hayata daldığı için, bu fâni hayata daldığı için yapıyor. Bizim inançsızlardan farkımız olması lâzım! Dinimizin emirlerine göre haramlardan kendimizi çekip, farklı insan olduğumuzu göstermemiz lâzım!.. Onlar gibi yaşayıp da, ondan sonra "Lâ ilâhe illallah" demek, Allah tarafından kabul edilmiyor, reddediliyor. Allah-u Te`Œlâ Hazretleri, "Senin bu sözün başına çalınsın, senden kabul etmiyorum bu lâ ilâhe illallah sözünü, sen yalan söyledin!" buyurur diye Peygamber Efendimiz bildiriyor.

Bu önemli bir husus... Bu önemli bir ikaz olduğu için ben sizlere bunu hatırlatmak istiyorum. Özet olarak, anlaşılır bir şekilde cümlelerle söylemek gerekirse: Sakın ahireti unutmayın, mahkeme-i kübrâyı unutmayın, Allah'ın emirlerini unutmayın!.. Kur'an'ı okuyun, Allah'ın emirlerini emir olarak yazın deftere... Yasaklarını da karşı sütuna yazın, bunlar da haramlar, yasaklar diye... Emirlerini tutun, yasaklarından kaçının! Sevapları işleyin, günahları yapmayın!.. Allah'ın sevdiği kul olmağa çalışın!..

"Lâ ilâhe illallah" sözü o zaman insana fayda verir, aksi takdirde fayda vermez. Allahın kabul etmez olduğu anlaşıldığından, ikaz olsun diye söylüyorum.
c. "Lâ ilâhe illallah" Sözü Cennetlik Eder

Yine bir başka hadis-i şerif, aynı konuda, lâ ilâhe illallah'la ilgili başka bir ifade, Peygamber Efendimiz'in başka bir hadis-i şerifi... İbnün-Neccâr rivâyet etmiş, yine Enes RA'den, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

462/3 (Lâ ilâhe illallahu kelimetün azîmetün kerîmetün alellàhi teàlâ, men kàlehâ muhlisan istevcebel-cenneh, ve men kàleha kâziben asamet mâlehû ve demehû, ve kâne masîruhû ilen-nâr.)

Bu hadis-i şerifin güzel sözlerini okuduktan sonra mânâsını da açıklayalım: "Lâ ilâhe illallah sözü, (kelimetün azîmetün kerîmetün alellàhi teàlâ) çok muazzam bir sözdür, çok ulu bir sözdür, çok yüce bir sözdür ve Allah-u Teàlâ Hazretleri'nin nazarında çok kıymeti olan, soylu, asil bir sözdür. Lâ ilâhe illallah sözü, Allah indinde çok değerli, önemli bir sözdür. (Men kàleha muhlisen) İhlâs ile, kalbinden inanarak kim 'Allah'dan başka ilah yoktur' diye, bu sözle Allah'a inancını ifade ederse, (istevcebel-cennete) cenneti kendisine gerekli, zorunlu, vacib kılar. Yâni bunu ihlâsla söyleyen cennetlik olur. (Ve men kàleha kâziben) Kim bu sözü aldatmaca olarak, yalan olarak söylerse..."

Belki Peygamber Efendimiz'in zamanında böyleleri de vardı, müslümanlardan korkuyorlardı, toplumun tepkisinden korkuyorlardı, Rasûlullah'ın ve müslümanların karşısında aksini söylediği takdirde başına geleceklerden korkuyordu, söylüyordu. Yalandan lâ ilâhe illallah diyordu; inanmadığı halde, müslüman olmadığı halde, mü'min olmadığı halde söylüyordu.

Peki o zaman ne olur? (Asamet malehû ve demehû) "Bu söz, bu kelâm onun malını ve canını korur; yâni malı heder olmaz, malı elinden alınmaz, hayatına kasdolunmaz, müslümanların arasında müslümanların himayesinde, müslümanlardan sanılır, sayılır, korunur ama; (ve kâne masîruhû ilen-nâr) akibeti cehenneme düşmek olur, sonucu cehenneme gider." Yalandan söylediği için, kurtulmaz, cehenneme gider, cehennemde yanar. Yalandan söylememek lâzım, aşk ile, şevk ile, inanarak söylemek lâzım!..

Birinci hadis-i şeriften anlaşıldığı üzere, "Lâ ilâhe illallah" sözünün gereğini yapmak lâzım. Allah'a inanıyorsan, Allah'ın emirlerini tut; Peygamber AS'a inanıyorsan Peygamber Efendimiz'in nasihatlerini öğren! Efendimiz'in buyruklarını, hadis-i şeriflerini anla, anladığını uygula; Rasûlullah'ın sünnetine uygun yaşa!.. Kur'an'a inanıyorsan, Kur'an-ı Kerim'i oku; Kur'an-ı Kerim'in içindeki emirlere kendini uydur, hayatını Kur'an'a uygun bir hayat eyle!.. İslâm fıkhına, İslâm hukukuna inanıyorsan, Allah'ın emirlerini, fıkhın ahkâmını her konuda uygula!..

Şimdi, bu ikinci hadis-i şerif... Böylece, "Lâ ilâhe illallah" demenin ihlâsla olması gerektiğini Peygamber Efendimiz bize öğretmiş oluyor. "Lâ ilâhe illallah" sözünün de gereği var, icabı var... "Lâ ilâhe illallah" diyenin yaşaması gereken bir tarz var... Onları da yapması gerektiğini; dünyayı tercih etmemesi, dinini tercih etmesi, dünya menfaatine aldanmaması, dinin emirlerine sarılması gerektiğini anlıyoruz.

DOĞRU İNANÇ VE GÜZEL KULLUK
Prof. Dr. Mahmut Esad Coşan

Hiç yorum yok: